Cumartesi, 06 Şubat 2021 12:56

ANA-BABAYA İHSAN

Yazan
Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

 

 

ANA-BABAYA İHSAN
• Vâlideyne İhsân; Anlam ve Mâhiyeti
• Kur’ân-ı Kerim’de Ana-Babaya İhsan Kavramı
• Hadis-i Şeriflerde Anne Babaya İyilik
• Ana-Babaya İtaatin Sınırı
• Allah’ın Hakkı, Her Hakkın Üzerindedir
• Babaya Karşı İbrahimî Tavır
• Bazı Genç Müslümanların Üslûp ve Yöntem Yanlışlıkları
• Ana-Babaların Çocuklar Üzerindeki Hakları
“Vaktiyle Biz, İsrâiloğullarından; ‘yalnızca Allah’a kulluk/ibâdet edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara ihsân/iyilik edeceksiniz’ diye mîsak/söz almış ve ‘insanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin’ diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesnâ, yüz çevirerek dönüp gittiniz.” 2657
Vâlideyne İhsân; Anlam ve Mâhiyeti
Vâlideyn: “Vâlid”, çocuk kendisinden olan erkek, yani baba anlamındadır. “Vâlide” ise doğuran, anne demektir. “Vâlideyn” ana baba demektir. Ana ile baba için kullanılır; her ikisini birlikte ifade eder.
Vâlideyn yerine “ebeveyn” kelimesi de kullanılır. “Eb”, baba demektir. Aynı zamanda herhangi bir şeyin meydana gelmesine veya düzelmesine sebep olan kişi anlamına da gelir. Ebeveyn ise ana baba demektir.
İhsân: “İhsân” kelimesi, ‘hasene’ kelimesinden türemiştir. Bütün güzellikleri ve rağbet edilen şeyleri ifade eder. İhsan; iyilik etme, güzel davranma, ikram etme, lutuf, bağış, güzellik, uygunluk, güzel olan şeyi en güzel şekilde yapmak demektir. İhsan, başkasına nimet sunmak, iş ve fiillerinde güzel davranmak veya gerekenden fazla verip, gereğinden azını almaktır. İhsân, yaptığı işi en iyi biçimde ve noksansız yapmaya denir. İhsan, temel olarak iki anlama gelir. 1- Bir şeyi güzel yapmak, 2- İyilikte bulunmak. Kur’an’da Allah Teâlâ, ana baba başta olmak üzere, bazı kimselere ihsânı emreder.
Kur’an’da kendilerine ihsânın emredildiği sınıflar şunlardır:
a- Ebeveyne İhsân: Kur’an’da, tek olan Allah’a ibâdet edip O’na hiç bir şeyi şirk koşmama emrinden sonra, ana babaya itaat etme ve onlara ihsanda bulunma emrinin geldiği görülmektedir. Şöyle ki: “Rabbin sadece kendisine kulluk
2657] 2/Bakara, 83
- 734 -
KUR’AN KAVRAMLARI
etmenizi, ana babanıza ihsanda bulunmanızı (onlara iyi davranmanızı) kesin bir şekilde emretti..”2658 Bu âyetten, ana babaya iyilik ve ihsanda bulunmanın farz olduğu anlaşılmaktadır. Bunu destekleyen başka bir âyet-i kerimede şöyle buyuruluyor: “De ki, gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın. Ana babaya ihsân/iyilik edin...”2659 Burada Allah, ana babaya itaati terketmenin kötülüğünü beyan için haram kılınanlar arasında zikretti. O halde ana babaya ihsan/iyilik farz; terki haramdır.
Ana babaya ihsân, güzel sözle, davranışla ve ihtiyaçları anında onlara gereğince infak etmek sûretiyle olur. Allah, ebeveyni insanın yokluk âleminden varlık âlemine çıkmasına bir sebep kıldığı için, onlara ihsân etmek gerekir. Allah’ın, ebeveyne ihsânı kendi tevhidi ve ibâdeti yanında zikretmesi, ebeveynin çocuklar üzerindeki hakkının büyüklüğüne işarettir. “Allah’a ibâdet edin ve O’na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara... ihsânda bulunun; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.”2660 Buradaki ebeveyne ihsân, evlatların onların hizmetlerini yapması, onlara nâzik konuşması ve onların meşrû isteklerini gerçekleştirmesi için çalışmasıdır. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurur: “Burnu yerde sürtülsün; burnu yerde sürtülsün; burnu yerde sürtülsün.” ‘Kimin yâ Rasûlallah?’ denildi. Hz. Peygamber: “Yaşlandıklarında ana babasına, onlardan birine yahut her ikisine de yetişen, fakat onlara iyilik etmediği için cennete giremeyen kimsenin...” 2661
Ana baba, çocuğunu Allah’a isyana teşvik etmedikçe, evlâtların onların meşrû her emrine uyması gerekir. Ana baba için mağfiret talebinde bulunmak, iyiliklerine duâ etmek, bizzat Kur’ân’ın emridir. “Ey Rabbimiz! Hesaba çekileceği gün beni, ana babamı ve (bütün) mü’minleri bağışla!”2662 Ebeveyne yapılan her iyilik ve ihsân, aslında insanın kendi kendisine yaptığı ihsândır. Âhiretteki mükâfatının sınırsızlığı yanında, dünyevî ecri/karşılığı peşindir. Sosyal bir olgu olarak ebeveynimize yaptıklarımızın mislini veya fazlasını çocuklarımızdan göreceğimiz kaçınılmazdır. Ana baba, -Allah korusun- müşrik de olsalar, onlara ikramda bulunmak dinin emridir. Peygamberimiz, müşrik anneye sıla-i rahimde bulunup ona iltifatlarda bulunmayı emretmiştir. 2663
b- Akrabaya İhsân: Sağlam akîde üzerine bina edilen bir toplumda yaşayan bireylerin karşılıklı hak ve hukuklarına riâyet edilmesi doğaldır. Akrabaya ihsân da böyledir. Akraba, insanın içinde doğup büyüdüğü ailenin biraz daha genişletilmiş yelpazesidir. Bu yakınlık hem ana, hem baba tarafından olabilir. Akrabaya ihsân demek, akrabalık bağı olan herkese sıla-yı rahim yapmak (zaman zaman onları ziyaret ederek, onlarla akrabalık ilişkilerini kesmemek) ve başka meşrû yollarla ikramda bulunmaktır.
Akrabalık bağlarını kesmek, şu âyette ifade edildiği gibi yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlarla birlikte zikredilmiştir. “(İslâm’dan yüz çevirip) geri dönerseniz, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya ve akrabalık bağlarını kesmeye dönmüş olmaz
2658] 17/İsrâ, 23
2659] 6/En’âm, 151
2660] 4/Nisâ, 36
2661] Müslim, Birr 10
2662] 14/İbrahim, 41
2663] Müslim, Zekât 50; Ebû Dâvud, Zekât 34
ANA-BABAYA İHSAN
- 735 -
mısınız?”2664 Bu âyette akrabalık bağlarının kesilmesi, bir çeşit İslâm dışı âdet olarak ifade edilmiştir. Akrabalara iyilik ve ihsânda bulunmak, İslâm’ın bir emridir. “Muhakkak ki Allah adâleti, ihsânı ve akrabaya yardım etmeyi emreder...” 2665
Yakınları ile akrabalık bağlarını korumaya itina göstererek, onlara gücü nisbetinde ihsânda/iyilikte bulunmak, her kâmil mü’minin aslî görevlerindendir. İslâm’ın temelinde iyilik yapma işi, ailenin özünden başlayıp dışa doğru genişleyerek devam eder.
Son âyette geçen adâlet ve ihsân kavramlarının içinde akrabaya iyilik etmek ihtiva ettiği halde, önemine binaen ayrıca zikredilmiştir. “Sana (Allah yolunda) ne infak edeceklerini/harcayacaklarını soruyorlar. De ki: ‘Hayırdan harcadığınız şey, ebeveyn, akrabalar/yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir.” 2666
Ebeveyne bakmak ilk görevimizdir. Diğer akrabalarımız onları takip eder ve bu şekilde “yakın olanlar, başkalarından daha yakındır” kuralınca infak ve ihsan vacip olur. Muhsin bir mü’mine yakışan; akraba ile güzel ilgiyi meşrû ölçüler içinde devam ettirmek, onlarla ilişkiyi kesmemektir. “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden korkun. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riâyetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” 2667
c- Yetimlere İhsân: Yetim, çocuğun büluğ çağından önce babasından ayrı kalmasıdır. Rasûlullah (s.a.s.), şehâdet parmağı ile orta parmağını işaret ederek; “Ben ve bir yetimin geçimini üstüne alan kimse, cennette böyleyiz.”2668 buyurmuş, yetimi koruyup ona ihsân etmenin ne derece önemli olduğunu ifade etmiştir.
“Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona iki yolu (doğruyu ve eğriyi) göstermedik mi? Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O zor geçit nedir bilir misin? Köle âzâd etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi veya aç açık bir yoksulu doyurmaktır.” 2669
“O, seni yetim bulup barındırmadı mı? ... O halde yetimi sakın ezme, ona kâhiretme, El açıp isteyeni de sakın azarlama. Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.” 2670
“Dini yalanlayanı gördün mü? İşte o, yetimi itip kakar; yoksulu doyurmaya teşvik etmez.” 2671
d- Fakir ve Miskine İhsân: Fakir, çalışabilir durumda olup çalışan, ama herhangi bir sebeple çocuklarının geçimini temin edemeyen kimsedir. Miskin ise, çalışmaya gücü ve tâkatı olmayan fakir kimsedir. Bu durum, Kur’an’da şöyle açıklanır: “(Yapacağınız ihsânlar/hayırlar) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan (muhâcir) fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler
2664] 47/Muhammed, 22
2665] 16/Nahl, 90
2666] 2/Bakara, 215
2667] 4/Nisâ, 1
2668] Buhâri, Talâk 25, Edeb 24; Müslim, Zühd 42; Tirmizî, Birr 14
2669] 90/Beled, 8-16
2670] 93/Duhâ, 6, 9-11
2671] 107/Mâûn, 1-3
- 736 -
KUR’AN KAVRAMLARI
iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları sîmalarından tanırsın. Çünkü onlar, yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir.” 2672
Kur’ân-ı Kerim’de Ana Babaya İhsan Kavramı
Kur’ân-ı Kerim’de anne anlamına gelen “ümm” kelimesi, 35 yerde geçer. Baba anlamına gelen “eb” ise, ekleriyle birlikte 120 yerde kullanılır. Anne baba anlamına gelen “vâlideyn” ise 7 yerde zikredilir. Vâlid, vâlide veled, kelimelerinin türediği “v-l-d”, isim ve fiil halinde toplam 102 yerde geçmektedir.
Kur’ân-ı Kerim, ana babaya ihsan konusuna büyük önem vermiştir. Evlâdın görevlerini, ana-babaya karşı ne yapması gerektiğini anlatan âyetler çoktur. Sadece konularını ayırarak âyetleri sayarsak, şöyle bir liste oluşur:
a- Ana-babaya ihsanda bulunmak, iyilik etmek. 2673
b- Ana-babaya vermek. 2674
c- Ana-babaya karşı iyi niyetli olmak. 2675
d- Ana-babaya kötü söz söylemekten sakınmak ve güzel söz söylemek. 2676
e- Ana-babaya itaat (onlara şükretmek/teşekkür etmek ve iyi davranmak). 2677
f- Hesap gününde anne ve babasının bağışlanması için duâ örneği. 2678
Bunun yanında, kâfir bir babayı ve kardeşi, küfrü imana tercih ediyorlarsa, velî (dost) edinmenin yasaklığı;2679 anne-baba, evlâdını Allah’a şirk koşmak için zorlarlarsa, onlara itaat edilmemesi, ama, onlarla (şirke zorlayan ebeveynle) dünyada iyi geçinilmesi gerektiği 2680 emredilir. İbrahim’in (a.s.) putperest babasına karşı konuşmasına “babacığım” diye hitap ederek başladığını ve bu “babacığım” ifadelerinin konuşmada sürekli her cümlede tekrarlandığını2681 Kur’an, ders alınsın diye belirtir.
17/İsrâ sûresi 23. âyetinde, ana-babaya “of!” demenin yasaklığı vurgulanırken, 46/Ahkaf sûresi, 17’de ana-babasına “of be size!” diyen kâfir evlâttan örnekler verilir. “Of!” ifadesinin, her türlü kaba ve yakışıksız söz için örnek olduğu tüm tefsirlerin ortak açıklaması olarak belirir.
“Vaktiyle Biz, İsrâiloğullarından; ‘yalnızca Allah’a kulluk/ibâdet edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara ihsân/iyilik edeceksiniz’ diye mîsak/söz almış ve ‘insanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin’ diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesnâ, yüz çevirerek dönüp gittiniz.” 2682
2672] 2/Bakara, 273; Metin Ocak, Kur’an’da İhsan ve Muhsin Kavramları, s. 65 vd.
2673] 2/Bakara, 83; 4/Nisâ, 36; 6/En’âm, 151; 17/İsrâ, 23-24; 29/Ankebût, 8; 46/Ahkaf, 15
2674] 2/Bakara, 215
2675] 17/İsrâ, 25
2676] 17/İsrâ, 23
2677] 31/Lokman, 14
2678] 14/İbrâhim, 41
2679] 9/Tevbe, 23
2680] 31/Lokman, 35
2681] 19/Meryem, 42-45
2682] 2/Bakara, 83
ANA-BABAYA İHSAN
- 737 -
“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah’ın rızâsını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Anlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır.” 2683
“Sana (Allah yolunda) ne infak edeceklerini/harcayacaklarını soruyorlar. De ki: ‘Maldan harcadığınız şey, ebeveyn, akrabalar/yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır. Şüphesiz Allah yapacağınız her hayrı bilir.” 2684
“...Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riâyetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” 2685
“Allah’a ibâdet edin ve O’na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah, kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” 2686
“De ki: ‘Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de onların da rızkını Biz veririz; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah’ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.” 2687
“Muhakkak ki Allah, adâleti, ihsanı/iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” 2688
“Rabbin, sadece kendisine kulluk/ibâdet etmenizi, ana-babanıza da ihsân etmenizi/iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘of!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de Sen onlara (öyle) rahmet et!’ diyerek duâ et.” 2689
“Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.” 2690
“Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan şeyi (körü körüne) Bana şirk/ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak Banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.” 2691
“O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah’ın rızâsını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” 2692
2683] 2/Bakara, 177
2684] 2/Bakara, 215
2685] 4/Nisâ, 1
2686] 4/Nisâ, 36
2687] 6/En’âm, 151
2688] 16/Nahl, 90
2689] 17/İsrâ, 23-24
2690] 17/İsrâ, 26
2691] 29/Ankebût, 8
2692] 30/Rûm, 38
- 738 -
KUR’AN KAVRAMLARI
“Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce Bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak Banadır. Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) Bana şirk/ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak Banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.” 2693
“Biz insana, ana-babasına ihsan/iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihâyet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: ‘Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve râzı olacağın sâlih amel/yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben Sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım. İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadır. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür. Ana ve babasına: ‘Öf be size! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz?’ diyen kimseye, ana ve babası, Allah’ın yardımına sığınarak: ‘Yazıklar olsun sana! İman et. Allah’ın vaadi gerçektir’ dedikleri halde o: ‘Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir’ der. İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında azâbın gerçekleştiği kimselerdir. Gerçekten onlar ziyana uğrayanlardır.” 2694
Ana Babaya İhsanı Emreden Âyetlerde Dikkat Çeken Hususlar: Bakara sûresi, 83. âyetten anlaşılıyor ki, Allah’a kulluk ve ana babaya iyilik, sadece Muhammed ümmetinin değil; aynı zamanda eski şeriatlerin de ortak yasasıdır. Benî İsrâilden de bu konuda mîsak/söz alınmıştır. İlâhî Kitaplarda Allah’a kulluk emrinden sonra ana babaya iyiliğin vurgulanması, ana baba hakkının önemini gösterir. Ana babaya itaat, yahûdilikteki temel emirleri içeren meşhur “on emir”den biridir. Bunların içerisinde, Allah’a şirk koşmanın yasaklanmasından hemen sonra ikinci olarak emredilmiştir. Çıkış 20/1-17’de on emir sayılırken şöyle denir: “Babana ve anana hürmet et. Tâ ki Allah’ın Rabbin sana vermekte olduğu toprakta ömrün uzun olsun.” Allah’tan sonra insanın üzerinde en çok hakkı olanlar, ana babasıdır. Allah’ı bir bilip sadece O’na ibâdet ve kulluk nasıl önemliyse, ana babaya ihsanla muâmele etmek de öyle önemlidir. Çünkü Allah insanın yaratıcısı, ana baba da yaratmanın sebepleridir. İnsanı besleyen, rızıklandıran Allah; yetiştiren, eğiten, şefkatle koruyup büyüten ana babadır. Bu bakımdan her şeyin başında Allah’ın birliğini tanıyıp sadece O’na ibâdet ve kulluk etmek, sonra da ana babaya iyilik etmek şarttır.
Kur’an’da ve hadislerde Allah’a ibâdetten hemen sonra ana babaya iyilik görevinin zikredilmesinin sebepleri şunlardır:
a) İnsanın maddî ve mânevî gelişmesi için en değerli katkı, Allah’ın nimetlerinden sonra ana babanın fedâkârlıklarıdır. Çünkü ana baba, çocuğun hem varlık sahnesine çıkmasının sebebidirler, hem de yetiştirilip terbiye edilmesini, eğitimini sağlayan kişilerdir.
b) Çocuğun varlık alanına çıkmasının asıl ve gerçek sebebi Allah, zâhirî ve
2693] 31/Lokman, 14-15
2694] 46/Ahkaf, 15-18
ANA-BABAYA İHSAN
- 739 -
hukukî sebebi ise ana babadır.
c) Allah nimetlerini karşılıksız verdiği gibi; ana baba da çocuklarının ihtiyaçlarını hiçbir karşılık beklemeden seve seve yerine getirirler.
d) Allah kuluna günahkâr bile olsa nimetler verdiği gibi; ana baba da âsi bile olsa çocuklarına desteklerini sürdürürler.
e) Allah, kullarının iyiliklerinden râzı olduğu, karşılığını fazlasıyla verdiği gibi; ana baba da çocuklarının sahip olduğu imkân ve değerleri korumaya ve geliştirmeye çalışırlar.
İsrâ sûresinin 23-24. âyetlerinde Allah’a ibâdetle yan yana emredilen ana babaya ihsanın/iyiliğin, hiçbir şarta bağlanmadığı dikkat çekmektedir. Bundan da, ana babanın müslüman veya gayr-i müslim, faziletli veya fâsık/günahkâr olup olmadığına bakılmaksızın onlara itaat etmenin gerekli olduğu sonucuna varılır. Nitekim Mümtehıne sûresinin 8 ve 9. âyetleri de bunu desteklemektedir.
İsrâ sûresinin 23. âyetinde, ana babaya karşı saygısızlığın en basit ifadesi olmak üzere, “onlara öf bile demeyin” buyurulmuştur. Tefsir âlimleri, iç sıkıntısını ifade eden bu kelimenin, her türlü kabalık, saygısızlık ve isyankârlığı içerdiğini belirtirler. 24. âyette, merhamet duygusundan kaynaklanan bir tevâzu anlayışıyla ebeveynin himaye altına alınması istenmiş ve “De ki: Rabbim! Onlar bana küçükken nasıl şefkat ve merhamet gösterdilerse Sen de onlara merhamet et” buyurulmuştur. Burada ana babaya saygının en temel sebebi olarak merhametten söz edilmesi ve böylece ebeveyn ile çocuklar arasındaki duygusal bağın öneminin vurgulanmış olması hayli anlamlıdır. Çünkü merhamet duygusu, çocuklarla ana baba arasında bulunan maddî ve mânevî ilginin temelidir. Allah’ın nimet ve ikramları da O’nun merhametine bağlı olduğu için, Allah’tan ana babaya merhamet dilemek, diğer bütün İlâhî lütufları dilemek anlamına gelir.
Lokman sûresinin 14. âyetinin sonunda ana babaya iyilik etmeyenin, Allah huzurunda sorumlu olacağını belirtmek için “Dönüş Banadır!” buyuruluyor. Yani dünyada Allah’a ve ebeveynine karşı yanlış davrananların, Allah huzurunda hesaba çekilecekleri hatırlatılıyor. Aynı şekilde 15. âyetin sonunda da benzer ifade tekrar ediliyor ve dünyada yapılan her şeyin kendilerine âhirette haber verileceği belirtiliyor. Böylece insan, âhiret hesap ve sorumluluğunu düşünerek Allah’a ve ana babasına karşı davranışlarına dikkat etmesi için uyarılıyor.
Hadis-i Şeriflerde Anne Babaya İyilik
Hadis-i şeriflerde evlâdın ana-babaya nasıl davranması gerektiği, haklarını nasıl ödeyip ödeyemeyeceği, onları rencide eden evlâdın cezasının dünyada verilmeye başlanacağı gibi ayrıntılar vardır.
“Bir adam gelerek: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en çok kim hak sahibidir? Güzel geçinmeme, güzel bakmama en lâyık olan kimdir?’ diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.s.): ‘Annen!’ diye cevap verdi. Adam: ‘Sonra kim?’ dedi. Rasûlullah (s.a.s.) ‘Annen’ diye cevap verdi. Adam tekrar: ‘Sonra kim?’ dedi. Rasûlullah (s.a.s.) yine: ‘Annen!’ diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: ‘Sonra kim?’ Rasûlullah (s.a.s.) bu dördüncüyü: ‘Baban!’ diye cevapladı.2695
2695] Buhâri, Edeb 2; Müslim, Birr 1; K. Sitte, 2/478
- 740 -
KUR’AN KAVRAMLARI
Buhâri ve Müslim’deki diğer rivâyette Rasûlullah şöyle cevap vermiştir: “Annene, yine annene, sonra babana, daha sonra da bunları takip eden tedricî yakınlarına.”
Küleyb el-Hanefî (r.a.), Rasûlullah’a (s.a.s.) gelerek sormuştur: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, kime karşı iyilik yapayım?’ Hz. Peygamber şu cevabı vermiştir: ‘Annene, babana, kız kardeşine, oğlan kardeşine, bunu takip eden âzadlına. Bu iyiliği de, (nâfile olarak değil) üzerine vâcib olan bir hakkın ödenmesi, yani sıla-i rahmin yerine getirilmesi olarak yapacaksın.” 2696
Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Peygamberimiz bir gün: “Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün!’ dedi. ‘Kimin burnu sürtülsün ey Allah’ın Rasûlü?’ diye sorulunca şu açıklamada bulundu: ‘Ebeveyninden her ikisinin veya sadece birinin yaşlılığına ulaştığı halde cennete giremeyenin.” 2697
“Hiçbir evlât, babasının hakkını, bir istisnâ durumu dışında ödeyemez. O durum da şudur: Babasını köle olarak bulur, satın alır ve âzâd eder.” 2698
“Allah size annelerinize itaatsizliği... haram kıldı.” 2699
“Allah’ın rızâsı babanın rızâsından geçer. Allah’ın memnuniyetsizliği de babanın memnuniyetsizliğinden geçer.” 2700
Abdullah bin Amr (r.a.) anlatıyor: ‘Bir adam, cihada iştirak etmek için Hz. Peygamber (s.a.s.)’den izin istedi. Rasûlullah (s.a.s.): “Annen baban sağ mı?” diye sordu. Adam: ‘Evet’ deyince: “Onlara (hizmet de cihad sayılır), sen onlara hizmet ederek cihad yap.” buyurdu.2701 Müslim’in diğer rivâyetinde adam: ‘...Sana, hicret ve cihad etmek, ecrini de Allah’tan istemek şartı üzerine biat ediyorum’ der. Rasûlullah (s.a.s.): ‘Anne ve babandan sağ olan var mı?” diye sorar. Adam: ‘Evet, her ikisi de sağ’ deyince: “Yani sen Allah’tan ecir istiyorsun?” der. Adamın ‘evet’i üzerine: “Öyleyse vâlideynin (ana-babanın) yanına dön. Onlara iyi bak, (Allah’ın rızâsı ondadır)” diye emreder. Ebû Dâvud ve Nesâî’den gelen bir diğer rivâyette adam: ‘Ağlamakta olan ebeveynimi de geride bıraktım’ der. Rasûlullah (s.a.s.): “Öyleyse onların yanına dön, onları nasıl ağlattıysan öyle güldür, (Allah’ın rızâsı bundadır)” buyurur.2702 Ebû Dâvud’un Ebû Said’den yaptığı bir başka rivâyetinde ise şöyle denir: ‘Yemen ahâlisinden bir adam, Hz. Peygamber’e (s.a.s.) hicret ederek geldi. Rasûlullah ona: “Yemen’de bir kimsen var mı?” diye sordu. Adam: ‘Ebeveynim var’ deyince; “Peki, onlar sana izin verdiler mi?” diye tekrar sordu. ‘Hayır’ cevabı üzerine: “Öyleyse onlara geri dön, onlardan izin iste. Şâyet izin verirlerse cihada katıl, vermezlerse onlara hizmet et!” diye emretti. 2703
Câhime (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.s.)’e gelir ve: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, ben gazveye (cihad) katılmak istiyorum, bu konuda sizinle istişâre etmeye geldim’ der. Rasûlullah (s.a.s.): “Annen var mı?” diye sorar. ‘Evet’ deyince, “Öyleyse ondan
2696] Ebû Dâvud, Edeb 129; K. Sitte, 2/481
2697] Müslim, Birr 9; Tirmizî Deavât 110; K. Sitte, 2/483
2698] Müslim, Itk 25; Ebû Dâvud, Edeb 129; Tirmizî, Birr 8; İbn Mâce, Edeb 1; K. Sitte, 2/484
2699] Buhârî, Edeb 4
2700] Tirmizî, Birr 3; K. Sitte, 2/484
2701] Buhâri, Cihad 138; Edeb 3; Müslim, Birr 5; Ebû Dâvud, Cihad 33; Nesâî, Cihad 5; Tirmizî, Cihad 2; K. Sitte, 2/485
2702] Kütüb-i Sitte, 2/485
2703] K. Sitte, 2/485
ANA-BABAYA İHSAN
- 741 -
ayrılma; zira cennet onun ayağının altındadır.” buyurur. 2704
Abdullah bin Ömer (r.a.) anlatıyor: ‘Nikâhım altında bir kadın vardı ve onu seviyordum da. Babam Ömer ise, onu sevmiyordu. Bana: ‘Boşa onu’ dedi. Ben itiraz ettim ve boşamadım. Babam Ömer Hz. Peygamber’e gelerek durumu arzetti. Rasûlullah (s.a.s.) bana: “Boşa onu” dedi. 2705
“Baba cennetin orta kapısıdır. Dilersen bu kapıyı terket, dilersen muhâfaza et.” 2706
Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ (r.a.) anlatıyor: ‘Henüz müşrik olan annem yanıma geldi. (Nasıl davranmam gerekeceği hususunda) Hz. Peygamber’den (s.a.s.)n sorarak: ‘Annem yanıma geldi, benimle (görüşüp konuşmak) arzu ediyor, anneme iyi davranayım mı?” dedim. ‘Evet’ dedi, “ona gereken hürmeti göster.” 2707
Bir gün peygamberimiz (s.a.s.) ashâbına: “Size büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi?” diye üç defa sordu. Üç defasında da: ‘evet, bildir ey Allah’ın rasûlü’ diyen ashâb-ı kirâma, bunların sırasıyla; “Allah’a ortak koşmak, ana babaya karşı gelmek, haksız yere adam öldürmek ve yalan söylemek” olduğunu belirtti. 2708
“Kebâir (büyük günahlar): Allah’a şirk/ortak koşmak, ebeveyne âsi olmak ve yalan şâhitlik yapmaktır.” 2709
“En yüce el annesine, babasına, kız kardeşine ve erkek kardeşine veren eldir, sonra en yakın olanadır.” 2710
“Ana babasına iyilik edene cennet olsun; Aziz ve Celil olan Allah onun ömrüne bereket versin.” 2711
“Bağy, yani âdil ve müslüman idareciye karşı çıkmak, akrabalarla ilgiyi kesmek günahından daha çok dünyada cezası peşin verilmeye lâyık hiçbir günah yoktur; âhirette bu günah sahibi için hazırlanmış olan azab olmakla beraber.” 2712
“Zina, şarap içmek ve çalmak hakkında ne dersiniz?” Hz. Peygamber’in bu sorusuna karşı ashâb: ‘En iyi bilen Allah ve Rasûlüdür’ dedi. Rasûlullah: “Onlar çok çirkin şeylerdir ve onlarda (öldürmek, dövmek ve el kesmek gibi) cezalar var. Dikkat edin! Ben, size büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi? Aziz ve Yüce olan Allah’a ortak koşmak (müşrik olmak), ana babaya âsi olmak ve yalan söylemek.” 2713
“Üç kimsenin duâsı, makbul duâlardır; bunların kabul edilişinde şüphe yoktur: Zulme uğrayanın duâsı, yolcunun (misafirin) duâsı, ana babanın çocuklarına duâsı.” 2714
“Kul vefât edince, bütün amellerinin sevabı kesilir; üç ameli müstesnâdır: Sadaka-i
2704] Nesâî, Cihad 6; K. Sitte, 2/486
2705] Ebû Dâvud, Edeb 129; Tirmizî, Talâk 13; K. Sitte, 2/486
2706] Tirmizî, Birr 3; K. Sitte, 2/486
2707] Buhârî, Hîbe 28, Edeb 8; Müslim, Zekât 50; Ebû Dâvud, Zekât 34; K. Sitte, 2/488
2708] Buhârî, Edeb 6
2709] Buhârî, Edeb 1; Müslim, İman 143, 144
2710] İbn Kesir, 9/4722
2711] Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/30; et-Terğîb ve’t-Terhîb, Birr ve’s-Sıla, c. 3, s. 317, hadis no: 17
2712] Ebû Dâvud, Edeb 43; Tirmizî, Kıyâmet 57; İbn Mâce, Zühd 23, no: 4211
2713] Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/40; Taberî; Beyhakî
2714] Ebû Dâvud, Salât 29; Tirmizî, Birr 7; İbn Mâce, Duâ 11
- 742 -
KUR’AN KAVRAMLARI
câriye, kendisi ile faydalanılan şerefli bir ilim, kendisine duâ eden sâlih çocuk.” 2715
Sahâbeden bir adam Rasûlullah’a şöyle sordu: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Benim annem vefât etti ve vasiyette bulunmadı. Onun adına sadaka vermem, kendisine fayda verir mi?” Peygamber: “Evet” dedi. 2716
“Babanın dostunu gözet (ona ikram et ve sevgi göster). Onunla ilgiyi kesme, yoksa Allah (iman) nurunu söndürür.” 2717
“İyiliklerin en iyisi, babasının dostu olanlara, kişinin iyilik etmesidir.” 2718
“Sevgi verâset yolu ile kazanılır.” 2719
Bir adam: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, anne ve babamın vefâtlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?’ diye sordu. Rasûlullah (s.a.s.): “Evet vardır” dedi ve açıkladı: “Onlara hayır duâda bulunmak, onlar için Allah’tan istiğfâr (günahlarının affedilmesini taleb etmek), onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babanın akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek, onların dostlarıyla ilişkiyi devam ettirip onlara ikramda bulunmak; Akrabalarıyla ilişkiyi devam ettirmek ki, senin bütün akrabaların ancak onlar vasıtasıyla var olmuştur.” 2720
“Kişinin yapacağı en üstün iyiliklerden biri, ölümünden sonra babasının dostlarına sıla-i rahimde bulunmasıdır.” 2721
“Babalarınızdan nefret etmeyin. Bu, Rabbinize karşı bir küfr(ân-ı nimet)dir.” 2722
“...Anne ve babasına veya bunlardan birine yetişip de onlar sayesinde cennete giremeyen kimsenin burnu sürtülsün...” 2723
“Allah Teâlâ size annelerinizin haklarına riâyeti tavsiye etmektedir. –Bunu üç kere tekrarladı- Allah size babalarınızın haklarına riâyet etmenizi tavsiye etmektedir. Allah size akrabalarınızın haklarına yakınlık derecesine göre riâyet etmenizi tavsiye etmektedir.” 2724
Ashabdan biri: ‘Ya Rasûlallah, kime iyilik edeyim diye sorduğunda, Allah Rasûlü şöyle buyurdu: “Annene, sonra annene, sonra annene; sonra babana, sonra derece derece yakın olanlara.” 2725
Abdullah bin Mes’ud (r.a.) diyor ki: Allah’ın Elçisine sordum: ‘Hangi eylem (Allah katında) daha üstündür?’ “Vaktinde kılınan namaz” dedi. ‘Sonra hangisi?’ dedim. “Ana babaya ihsan/iyilik” dedi. ‘Sonra hangisi?’ dedim. “Allah yolunda cihad” buyurdu. Allah’ın Rasûlü bunları bana söyledi. Eğer sormağa devam etseydim, daha da söyleyecekti.’ 2726
2715] Müslim, Vesâyâ, 14; Ebû Dâvud, Vesâyâ 18; Tirmizî, Ahkâm
2716] Buhârî, Vesâyâ, 55; Tirmizî, Zekât 5; Ebû Dâvud, Vesâyâ 18; Nesâî, Vesâyâ 30
2717] Müslim, Birr ve’s-Sıla, 45, no: 11, 12, 13
2718] Müslim, Birr 45 hadis no: 11
2719] Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/53; Beyhakî, Hâkim
2720] Ebû Dâvud, Edeb, 129; İbn Mâce, Edeb 2; K. Sitte, 2/490
2721] Müslim, Birr 11-13; Tirmizî, Birr 5; Ebû Dâvud, Edeb 129; K. Sitte, 2/490
2722] Kütüb-i Sitte, 15/123
2723] Tirmizî, Deavât, 110; K. Sitte, 16/339
2724] K. Sitte, 17/471
2725] Tirmizî, Birr 1; Buhârî, Edeb 2; Müslim, Edeb 1, 2; Ebû Dâvud, Edeb 120; İbn Mâce, Edeb 1
2726] Buhârî, Mevâkît 5, Edeb 1; Müslim, Müsâfirîn 216; Tirmizî, Kur’an 11; Nesâî, Mevâkît 51
ANA-BABAYA İHSAN
- 743 -
“Cennet annelerin ayakları altındadır.” 2727
“Allah’ın rızâsı, babanın rızâsında, gadabı da babanın gadabındadır.” 2728
Muâviye bin Câhime es-Sülemî diyor ki: Allah Rasûlüne geldim: ‘Ey Allah’ın Elçisi, ben sırf Allah rızâsını ve âhireti kazanmak için seninle beraber cihada katılmak istiyorum’ dedim. Bunu ayrı ayrı yerlerden gelerek üç kez tekrarladım. Her defasında şöyle buyurdu: Yazık sana! Annene dön, ona iyilik et” buyurdu. Üçüncüsünde “Yazık sana, onun ayağına sarıl; cennet oradadır” dedi. 2729
“Üç şey var ki, kimde bulunsa Allah onu korur ve cennetine sokar: Zayıfa acımak, ana babaya şefkat ve merhamet, el altında bulunanlara (işçilere, hizmetçilere) iyilik.” 2730
Bir adam: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, anne ve babanın çocukları üzerinde hakları nedir?’ diye sormuştu. Rasûlullah (s.a.s.): “Onlar senin cennet ve cehennemindir.” buyurdu. 2731
“Babanın duâsı, perdeyi deler (kabul makamına ulaşır).” 2732
Buhâri’nin kaydettiği uzunca bir hadiste, insanların zor durumdayken (mağarada mahsur kaldıklarında) yaptıkları duânın kabul edilmesini sağlayan iyiliklerin başında ana babaya saygı ve ikramın geldiği görülmektedir. 2733
“Dünyada iyilik işleyenler, âhirette iyiliğe kavuşanlardır. Kimler de dünyada kötülük işlerse, işte onlar, âhirette kötülüğe kavuşanlardır.” 2734
“Her iyilik bir sadakadır.” 2735
Peygamberimiz, Allah’ın dilediği birçok günahın cezasını kıyâmet gününe kadar erteleyeceğini, ancak, ana babalarına âsi olanların cezasını dünyada başlatacağını belirtmiştir.2736 Ayrıca, Allah’a arz edilip de geri çevrilmeyecek duâ ve dilekler arasında ana babaların beddualarını da saymıştır. 2737
İbn Ömer’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Ana babayı ağlatmak, (onlara) isyan etmektir ve büyük günahlardandır.” 2738
Ebû Hüreyre, iki adam gördü: Bunlardan birine sordu: ‘Bu, senin neyindir?’ Adam: ‘Babamdır’ dedi. Ebû Hüreyre dedi ki: ‘O halde onu ismi ile çağırma, önünde yürüme, ondan önce de oturma.” 2739
İbn Abbas (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, o şöyle demiştir: “Müslüman ana babaya sahip olan bir müslüman, Allah’tan sevap bekleyerek onların hizmetinde
2727] Ahmed bin Hanbel, Nesâî, İbn Mâce
2728] Tirmizî, Birr 3; Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/4
2729] İbn Mâce, Cihad 12; Ahmed bin Hanbel, 2/197
2730] Tirmizî, Kıyâmet 48
2731] K. Sitte, 17/471
2732] K. Sitte, 17/509
2733] Bk. Buhârî, Edeb 5; Ahmed bin Hanbel, 2/116
2734] Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/234
2735] Buhârî, Edeb 78, hadis no: 33
2736] Zehebî, s. 44
2737] Bk. Buhârî, Edeb 5
2738] Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/41
2739] Buhâri, Edebu’l Müfred Terc. 1/54
- 744 -
KUR’AN KAVRAMLARI
bulunursa, Allah ona muhakkak cennette iki kapı açar. Eğer ana babadan biri bulunursa, bir kapı açar. Eğer onlardan birini kızdırırsa, onun rızâsını kazanmadıkça, Allah o çocuktan râzı olmaz.” 2740
Abdullah bin Ömer (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, o, Taysele bin Meyyas’a şöyle sordu: “Cehennemden korkar, cennete girmek ister misin?” Ben: “Evet, vallahi!” dedim. Bana sordu: “Ana-baban hayatta mı?” “Yanımda yalnız annem var” dedim. “Allah’a yemin ederim ki, eğer annene yumuşak ve güzel söz söylersen, ona yemek yedirirsen, büyük günahlardan sakındıkça, muhakkak cennete girersin.” dedi. 2741
Her namazda kişinin “Rabbenâ âtinâ...” âyet ve duâsıyla anne ve babasının bağışlanması için duâ etmesi sünnet kabul edilir.
Akrabaya iyilik ve sıla-i rahim: “...Ey Abdulmuttalib oğulları! Canlarınızı ateşten kurtarınız. Ey Muhammed’in kızı Fâtıma! Canını ateşten kurtar; çünkü ben, senin için Allah’tan hiçbir şeye sahip değilim. Ancak size akrabalığım var, ondan dolayı (size) ihsanda bulunurum (dünyada iyilik ederim).” 2742
Peygamber’in (s.a.s.) bir yolculuğunda, bir bedevî Rasûlullah’ın karşısına çıkıp sordu: ‘Beni cennete yaklaştıracak ve cehennemden uzaklaştıracak şeyi, bana bildir.’ Peygamber: “Allah’a ibâdet edersin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazı kılarsın, zekâtı verirsin, akrabaya iyilik edersin.” buyurdu. 2743
“Allah (azze ve celle) buyurdu ki, Ben Rahman’ım ve akrabalığı/Rahimi ben yarattım ve ismim olan Rahman’dan ona isim diye rahim koydum. Kim akrabaya iyilik ederse, Ben de ona iyilik ederim. Kim de ondan ilgiyi keserse, Ben de ondan iyiliği keserim.” 2744
“Rahim, Allah’ın rahmetinin eserlerindendir. Kim onun hakkını yerine getirirse (sıla-i rahim ve iyilik ederse), Allah ona ihsan eder. Kim de ondan ilgiyi keserse, Allah ondan ihsan ve rahmetini keser.” 2745
“Kim rızkının bol olmasını ve ömrünün uzamasını severse, sıla-i rahim yapsın.” 2746
“Sıla-i rahmi terk eden cennete girmez.” 2747
“Sıla-i rahmi terk etme ile azgınlık günahını işleyenin -âhirette ona hazırlanan azabla beraber- dünyada Allah’ın acele olarak cezasını vermeğe bunlardan daha lâyık bir günah yoktur.” 2748
Bir adam: ‘Ya Rasûlallah, dedi, benim akrabalarım var, ben onları ziyaret ediyorum; onlar beni ziyaret etmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum; onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara yumuşak davranıyorum; onlar bana câhil (öfkeli, kaba) davranıyorlar. Allah’ın Rasûlü buyurdu ki: “Eğer dediğin gibiyse, sen onlara sıcak kül yedirir gibi olursun. (Sana yaptıkları kötülükten ötürü onlar sıcak kül yiyenin
2740] Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/9
2741] Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/12; Taberî Tefsiri
2742] Buhârî, Vesâyâ 11; Müslim, İman, hadis no: 348
2743] Buhârî, Zekât 24 -1-; Müslim, İman 1, hadis no: 12
2744] Ebû Dâvud, Zekât 45; Tirmizî Birr 25; Ahmed bin Hanbel, hadis no: 1680, 1681, 1686
2745] Müslim, Birr 17
2746] Buhârî, Edeb 78 -12-; Müslim, 45, Hadis no: 20; Ebû Dâvud, Zekât 9, hadis no: 45
2747] Buhârî, Edeb 78 -11-; Müslim Birr 45, hadis no: 18, 19; Ebû Dâvud, Zekât 9, hadis no: 45
2748] Ebû Dâvud, Edeb 40 -43-; Tirmizî, Kıyâmet 35 -57-; İbn Mâce, Zühd 37 -23-
ANA-BABAYA İHSAN
- 745 -
çektiği eziyet gibi bir vicdan azâbına ve işkenceye mâruz kalırlar.) Sen böyle kaldığın sürece Allah, onlara karşı sana yardım eder.” 2749
“Yapılan sılaya, aynı ile mukabelede bulunan, sıla-i rahim eden değildir. Fakat sıla yapan o kimsedir ki, akrabalık bağları kesildiği zaman, sıla-i rahimi yerine getirmiştir.” 2750
“Allah, annelerinize iyilik etmenizi emrediyor, sonra annelerinize iyilik etmenizi emrediyor; sonra babalarınıza iyilik etmenizi emrediyor. Sonra en yakın akrabaya, ondan sonra en yakınlık sırasına göre iyilik etmeyi size emrediyor.” 2751
Yetimlere Yardım: Rasûlullah (s.a.s.) orta parmağı ile baş parmağını yan yana getirip aralarını açıp kapayarak işaret etti ve şöyle buyurdu: “Ben ve yetime bakan kimse, cennette şöyleyiz.” 2752
“Kim müslümanlar arasından bir yetim alarak yiyecek ve içeceğini üzerine alırsa, affedilmez bir günah (şirk) işlememişse, Allah onu mutlaka cennete koyacaktır.” 2753
“Müslümanlar arasında en hayırlı ev, içerisinde yetim olan ve yetime de iyi muâmele yapılan evdir. En kötü ev de, içinde yetim bulunup da ona kötü muâmele yapılan evdir.” 2754
“Allah’ım! Ben şu iki zayıfın hakkının çiğnenmesinden cidden sakındırırım: Yetim ve kadın.” 2755
“Müslümanlar içinde en hayırlı ev kendisine iyilik yapılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de kendisine kötülük yapılan bir yetimin bulunduğu evdir.” 2756
“Dul ve kimsesizler için çalışan, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri oruç tutup geceleri de ibâdet eden kimse gibidir.” 2757
Ana Babaya İtaatin Sınırı
Allah’a şirk konusunda ailelerin bir zorlaması oluyorsa, duygusal bağlardan dolayı, tevhidin çiğnenmesine Kur’an kesinlikle müsaade etmez. Bu yüzden olmalı ki, ana babaya ihsanı emreden âyetlerin çoğunda, ilk emir olarak, Allah’a ibâdet/kulluk hatırlatılır.2758 Ana babaya itaat, Allah’a rağmen değildir; İtaat konusunda herhangi bir kimse Allah’a tercih edilirse, kişi şirk bataklığına dalmış olur. Ya Allah’a ya başkasına itaat etme seçeneklerinden biri karşısında tercih, imanla küfür arasında bir tercihtir. “Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan şeyi (körü körüne) Bana şirk/ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak Banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.”2759; “Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını
2749] Müslim, Birr 22, Ahmed bin Hanbel, 2/300
2750] Buhârî, Edeb 78 -15-; Ebû Dâvud, Zekât 9 -45-; Ahmed bin Hanbel, hadis no: 6524, 6817
2751] İbn Mâce, Edeb 1, hadis no: 3661; Ahmed bin Hanbel, 4/132
2752] Buhârî, Talak 14, Edeb 24; Tirmizî, Birr 14; Ebû Dâvud, Edeb 131; K. Sitte, 2/517
2753] Tirmizî, Birr 14; K. Sitte, 2/517
2754] İbn Mâce, Edeb 6; K. Sitte, 2/521
2755] K. Sitte, 17/474
2756] K. Sitte, 17/474
2757] Buhârî, Nafakat, 1, Edeb 25, 26; Nesâî, Zekât 78; Müslim, Zühd 41; Tirmizî, Birr 44; K. Sitte, 2/541
2758] 2/Bakara, 83; 4/Nisâ, 36; 6/En’âm, 151; 17/İsrâ, 23; 2/Bakara, 177; 4/Nisâ, 1
2759] 29/Ankebût, 8
- 746 -
KUR’AN KAVRAMLARI
tavsiye etmişizdir... Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) Bana şirk/ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak Banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.” 2760
Bu âyetlerde ana babaya ihsanla/iyilikle davranma emredilmekle birlikte, şirk koşma, İslâm’dan uzaklaşma gibi Allah’a açık isyan konusunda onlara itaat edilmemesi istenir. Ama putperest ve müşrik ana babayla, dünyevî ilişkiler konusunda yine iyi geçinilmesi emredilir.
Allah’ın Hakkı, Her Hakkın Üzerindedir
“(Kâfir olarak ölüp) Cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar (Allah’a) şirk koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de mü’minlere. (Çünkü Allah müşrikleri bağışlamaz.) İbrahim’in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Yoksa onun Allah’ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, (af dilemekten vazgeçip) ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi.” 2761
Sa’d bin Ebî Vakkas, 17 yaşında bir gençken müslüman olmuştur. İslâm’a girdiği ilk günlerde annesiyle yaşadığı bir mâcerâyı şöyle anlatır: “Ben anneme karşı çok saygılı bir kimseydim. Müslüman olduğum zaman annem bu saygımdan istifade ile beni İslâm’dan döndürmek istedi ve: ‘Ey Sa’d! Bu yaşamaya başladığın yeni din de ne? Ya bu dinini terk edeceksin yahut açlık grevi yapacağım, ölene dek yiyip içmeyi bırakacağım!’ dedi. Ben kendisine: ‘Anneciğim sakın böyle bir şey yapma. Zira ben kesinlikle dinimi bırakmam!’ dedim. Yine de o yemeyi içmeyi bıraktı, ölüm orucuna başladı. Bu hal bir gün bir gece devam etti (diğer bir rivâyette üç gün sürdü). Sa’d’ın bütün ısrarına rağmen annesi, ağzına bir şey koymadığından yıpranmağa başlamış, gittikçe erimiş, bitkin düşmüştü. Kendisine: ‘Anne, Allah’a yemin olsun ki, senin yüz tane canın olsa, her gün birer birer çıkmaya başlasa, ben bu dinimi terk etmem!’ dedim. Benim bu azmimi, kesin kararımı görünce, protestosunu bırakarak yiyip içmeye başladı. Bu olay üzerine şu âyet indi: “Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) Bana şirk/ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak Banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.”2762 Sa’d bu âyetin kendisiyle ilgili olarak nâzil olduğunu söylerdi.2763 Tabii ki, nüzul sebebi bu hâdise olsa da, âyetin hükmü geneldir, her müslümanı kapsar.
İslâm, tevhid gibi temel ilkeler söz konusu olduğunda, hiçbir ilişki biçimini, bu ilkelerin çiğnenmesi konusunda mâzeret olarak kabul etmez. “Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi velî/dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zâlimlerin kendileridir. De ki: ‘Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler (evler, konaklar, köşkler) size Allah’tan, Rasûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah
2760] 31/Lokman, 14-15
2761] 9/Tevbe, 113-114
2762] 31/Lokman, 15
2763] İ. Canan, Kütüb-i Sitte Muht. Terc. ve Şerhi, 12/477; S. Buhâri, Tecrid-i Sarih Terc. 12/121
ANA-BABAYA İHSAN
- 747 -
emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidâyete erdirmez.” 2764
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir toplumun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa, Allah’a ve Rasûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin...” 2765
Tevhide rağmen, hiçbir şahsın ve kurumun değeri yoktur. Dostluk ve düşmanlıkta ölçü, Allah ve Rasûlüdür; İslâm’dır. Ashâb-ı Kirâm, Allah ve Rasûlüne dostluğun, onların düşmanlarına düşmanlığın en güzel örneklerini vermişlerdi. Meselâ Ebû Ubeyde bin Cerrah, Uhud savaşında babası Cerrah’ı öldürmüş, Hz. Ebû Bekir de oğlu Abdurrahman’a karşı çıkmak istemiş, Hz. Peygamber izin vermemiş, Mus’ab bin Umeyr, Uhud’da kardeşi Ubeyd bin Umeyr’i öldürmüştü. Aynı şekilde Hz. Ömer bin Hattab, Bedir’de dayısı Âs bin Hişam’ı, Hz. Ali, Hz. Hamza ve Ebû Ubeyde, amcazâdeleri, Utbe, Şeybe ve Velid bin Utbe’yi öldürmüşlerdi.
Babaya Karşı İbrahimî Tavır
Hz. İbrâhim’in bir istisnâ ile tüm davranışları ve bu arada babasına karşı tavrı, bütün müslümanlar için emredilen bir tavırdır. “Sonra sana hanîf olan İbrâhim’in dinine tâbi olmanı vahyettik.”2766 Kur’an, örnek alınması gereken şahsiyet olarak Hz. Muhammed (s.a.s.) 2767 dışında, isim olarak sadece Hz. İbrâhim (a.s.) ve onunla beraber olanlardan bahseder: “İbrahim’de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki, ‘Biz sizden ve sizin Allah’tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.’ Yalnız, İbrahim’in babasına, ‘Andolsun ki senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez’ demesi hâriç, ‘Rabbimiz!’ dediler, ‘Sana dayandık, Sana yöneldik. Dönüş Sanadır... Andolsun, onlarda sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü arzu edenler için güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse şüphesiz Allah, zengindir, hamde lâyık olandır.” 2768
Bu âyetler, Hz. İbrahim’in her konuda ve özellikle kâfirlere karşı sert tavrında örnek alınması gerektiğini vurgularken, bir konuyu örneklik konusunda hâriç tutar. O da, Hz. İbrâhim, iman etmemiş babasına, onun için istiğfar edeceğini, bağışlanma dileyeceğini söylemesi,2769 imanı için mühlet vermesidir. Kur’an’ın çok yumuşak huylu ve pek sabırlı olarak vasfettiği İbrahim (a.s.)’in, babası için af dileme vaadini eleştirir Kur’an. İbrahim (a.s.), müşrik babası için istiğfardan men edilmişti. Çünkü kâfirler için istiğfar câiz değildir. Zaten babasının Allah’ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, bundan vazgeçti ve babasından uzaklaştı. 2770
“Kitapta İbrahim’i an. Zira o, sıddîk/sıdkı bütün bir peygamberdi. Bir zaman o, babasına dedi ki: Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın? Babacığım! Hakikaten bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Öyleyse bana
2764] 9/Tevbe, 23-24
2765] 58/Haşr, 22
2766] 16/Nahl, 123
2767] 33/Ahzâb, 21
2768] 60/Mümtahine, 4, 6
2769] 19/Meryem, 47
2770] 9/Tevbe, 114
- 748 -
KUR’AN KAVRAMLARI
uy ki, seni düz yola çıkarayım. Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, çok merhametli olan Allah’a âsi oldu. Babacığım! Allah tarafından sana azap dokunup da şeytanın yakını olmandan korkuyorum. (Babası:) ‘Ey İbrahim! dedi, ‘sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! Uzun bir zaman benden uzak dur.’ İbrahim: ‘Selâm sana, dedi. Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O, bana çok lütufkârdır. Sizden de, Allah’ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum. Umulur ki (senin için) Rabbime duâ etmemle bedbaht olmam.’ Nihâyet onlardan ve Allah’ın dışında taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman Biz ona İshak ve Yâkub’u bağışladık ve her birini peygamber yaptık.” 2771
Evlat-baba ilişkilerinde (müşrik babanın mağfireti için duâ hâriç) örnek gösterilen Hz. İbrâhim’le ilgili bu âyetlerde iki şey dikkatimizi çekmektedir. Birincisi, Hz. İbrâhim’in babası ile konuşur ve ona İslâm’ı tebliğ ederken üslûbun yumuşaklığı. Öyle ki, her cümlenin başında “babacığım!” kelimeleri tekrar edilir. Kelimeler, özenle seçilir ve kırıcı ya da kaba kabul edilecek en küçük bir hitap görülmez. Babasının taşa tutma tehdidine karşı bile; selâmla, duâ vaadi ile, tatlılıkla cevap verir. İkincisi, babasına yumuşak hitabı, mesajın içeriğini değiştirmemektedir. Hz. İbrahim’in çok yumuşak huylu olması,2772 babasına karşı da olsa, dâvânın net bir şekilde tebliğinden tâviz vermesini gerektirmemiştir. Üslûbun yumuşaklığı ve sözün güzel söylenmesi, mesajı aktarırken muhâtabın nefsini galeyana getirmemek, kaba ve yanlış üslûpla mesajın güzelliğini gölgelememek içindir. Dolayısıyla tevhidî doğruları saklamak, ya da bulandırmak, dâvâdan veya dâvânın içeriğini gerektiği netlikte tebliğden tâviz vererek anlatmak, ne İbrâhimî bir tavırdır, ne de güzel üslûptur.
İbrahim (a.s.)’le babası arasındaki diyalog örneği, oğlunu kendi bâtıl dinine girmeye çağıran puperest bir müşrikle bir müslüman evlat arasındaki konuşma tarzıdır. Açık bir şirk içinde olmayan, hele müslüman bir anne babayla ilişkilerin nasıl olması gerektiğini kolaylıkla değerlendirebiliriz. Müslüman bir anne babayla, müslüman bir evladın ilişkisi, istenilen güzellikte değilse, suçun büyüğünün evlada ait olduğunu; kültürü sınırlı anne babanın mâzur görülebilecek çok yönleri bulunabileceğini söyleyebiliriz. İstisnaların da elbette olabileceğini düşünebiliriz. Aile ilişkilerinde herkesi bağlayıcı, genel geçer formüller sunmak, pek kolay değildir. Ama ana babaya ihsan, iyilik, “of!” bile demeyen tahammül ve kibarlık evlat için Kur’an’ın emrettiği genel tavırlardır. Bunlarla birlikte ailesini en iyi tanıyan, kişinin kendisidir. Nerede, nasıl tavır alınacağını, ailesinin yapısını da gözönüne alarak ailenin ferdi belirleyecektir. İfrat, ihsanla davranmamak; tefrit ise, ana babaya -isyanı emretseler bile- mutlak itaat ve gerektiğinde aileye karşılık Allah ve Rasûlünün tercih edilmemesidir. Müslüman genç ise orta yolu, i’tidali/dengeyi bulmak zorundadır. Zor da olsa, bu denge olmadan dünyada huzur, âhirette ödül beklemek yanlıştır.
Bu konudaki âyetlerde dikkat çeken şey, müşrik ana babaya itaatin yasaklanması değil; şirk konusundaki emirlerine itaatin yasaklanmasıdır. Müşrik anne babası insanı Allah’a ortak koşmaya sevk etmek istedikleri takdirde Kur’an bu konuda onlara itaati yasaklarken, müşrik de olsalar dünya işlerinde onlarla iyi geçinmeyi emretmektedir. Yani onların meşrû emirlerine itaat edilmeli, Allah’a
2771] 19/Meryem, 41-49
2772] 9/Tevbe, 114
ANA-BABAYA İHSAN
- 749 -
isyanı emreden hususlarda itaat edilmemelidir. Ebeveyne itaat gerekir. Ancak, ana babanın emirleri, Allah’ın emirlerine ters düşerse bu konuda onlara itaat gerekmez. Çünkü Yaratan’a isyan olacak işlerde yaratılmışlara itaat edilmez. “Allah’a isyan sayılan bir konuda kula itaat edilemez.”2773 Yaratan’ın hakkı, ana babanın hakkından elbette üstündür.
Bazı Genç Müslümanların Üslûp ve Yöntem Yanlışlıkları
Geleneksel anlayışı sorgulama sürecine giren müslümanlardan belki de ilk nasiplerini aileleri alır. Kur’an’la tanışan, müşrik-mü’min kavramlarının ne anlama geldiğini öğrenen, ama henüz yeterli birikimi olmadığından Kur’an’a bütüncül yaklaşamayan müslümanlar, aileleriyle girdikleri tevhidî mücadelede çok kırıcı ve tedrîcîlikten ve ahlâkîlikten uzak bir söylem geliştirebilmektedirler. Kişinin en az çevresiyle ilgilendiği kadar ailesi ile diyaloga girmesi gerekliliği gözardı edilerek, İbrâhimî tavır alma gerekçesiyle, İbrâhimî üslûp gözetilmediği için bazen ailelerle bütün ilişkiler koparılır. Hatta bazı müslümanlar, aileleriyle aralarındaki problemin büyüklüğü oranında kendilerine İslâmîlikten (daha doğrusu radikallikten) pay biçmektedir.
“Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle dâvet edip çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et.”2774; “Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şâyet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi.”2775; “İnsanlara güzel söyleyin.”2776 Bu âyetler, kim olursa olsun, hangi inanca sahip bulunursa bulunsun; muhâtaplarına karşı müslümanların dâvet usûl ve üslûplarını belirler. Bırakın hatalı müslümanlara veya İslâm’a karşı savaşmadığı halde cehaletinden dolayı bazı şirk davranışlarında bulunanlara nasıl güzel üslûp kullanılmasını; en azılı tâğut ve kâfirlerden biri olan Firavun’a tebliğ için gönderilen Hz. Mûsâ ve Hz. Hârun’a, üslûplarının nasıl olması gerektiğini Kur’an şöyle emreder: “Firavun’a gidin. Çünkü o, tuğyân etti/azdı. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar.” 2777
Muhâtabımız olan her insana, İslâm’ı sunarken, Kur’an’ın emrettiği güzel üslûp özellikleriyle hitap etmek zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Özellikle, bizden yaşlı akrabalarımıza, hele ana babamıza karşı daha hassas, daha tatlı ve yumuşak üslûplu, daha sevgi ve saygı dolu olmalı, bu nezâketimizi muhâtabımızın da anlayacağı şekilde, kelimeleri özenle seçip kullanmalıyız. Hz. İbrâhim’in örnek alınması bunu gerektirir. Allah’a açıkça düşman olan bilinçli müşrikler hariç; ana babalar, hatta yakın akrabalar, insanın doğal müttefikleridir, yardımcıları ve dostlarıdır. Kur’an, “Kötülüğü en güzel bir tavırla önle. O zaman (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, seninle sanki yakın bir dost olur.”2778 buyurur. Bazı genç müslümanlar ise, âyetteki ifadenin tam tersini uygulayıp, aralarında dostluk bulunan kimseleri düşman etmek için kötülüğü güzel olmayan bir tavırla önlemeye çalışıyorlar. Tabii, böylece olaya nefisler karışıyor, iş inada biniyor, hayra giden yol, -iyi niyetle de söylenmiş olsa- yanlış üslûptan
2773] Buhârî, Ahkâm 4, Cihad 8; Müslim, İmâre 39
2774] 16/Nahl, 125
2775] 3/Al-i İmran, 159
2776] 2/Bakara, 83
2777] 20/Tâhâ, 43-44
2778] 41/Fussılet, 34
- 750 -
KUR’AN KAVRAMLARI
dolayı tıkanmış oluyor.
Eğer ailelerimizin hayra doğru değişimleri, dalâlette iseler hidâyetleri isteniyorsa, tedrîcîlik, zamana yayılmış uzun ve samimi diyalog ve de en önemlisi, psikolojik gerginlik oluşturmaktan şiddetle kaçınan tatlı ve saygı dolu üslûp esas alınmalıdır. Fikirlerin uygun ve güzel olmayan şekilde ve kırıcı ifade tarzıyla sunulması, çoğu zaman, kaş yaparken göz çıkarma ile sonuçlanmaktadır. Çoğu ana baba, yaşlarını ve tecrübelerini fazla önemsediklerinden, kendi çocuklarının didaktik, vaaza veya derse benzeyen hitapla kendilerine direkt yolla hatalarını söylemelerini hoş karşılamaz, hatta nefis meselesi yapar, tersler. Bu gibi psikolojik çatışmaları aşmadan tebliğ ve dâvet, fayda yerine çoğu zaman zararla sonuçlanır. Muhâtabın, ıslah yerine daha büyük ifsadına sebep olunarak, vebalden kurtulayım derken daha büyük günah yüklenilmiş olur.
Kur’an, bir babayla oğul arasındaki ilişkiler konusunda din/dâvâ farkı ile Hz. Nuh’un oğlunu “kendi ehlinden saymaması” gerektiğini ifade eder.2779 Ama bir oğul olan Hz. İbrahim’in putperest babasıyla ilişkileri, daha farklı gündeme gelir. Yani, hidâyeti beklenmeyen kâfir bir evlât, gerektiğinde babası tarafından evlâtlıktan reddedilip, ehlinden sayılmaması istenirken; müslüman bir oğulun müşrik ve putperest bir babaya karşı münâsebeti çok yumuşak ve nâzik olmalıdır. Tabii, bunların yanında örnek baba-oğul ilişkileri verilir. İbrahim-İsmail gibi. İsmail’le (a.s.) babası arasındaki ilişkiler uzunca ve birkaç değişik durumla ilgili anlatılır. Kur’an, anne babaya ve evlâda görevlerini hatırlatır.
Kur’an, müslüman bir kocayla karısı arasında olabilecek anlaşmazlıklar konusunda ise, müslüman kocaya itaati tavsiye eder.2780 Geçimsiz ve itaatsiz bir kadına karşı nasıl davranılması gerektiği belirtilir. Eğer araları bu tedbirlerle de düzelmezse, hakem tayin edilmesini tavsiye eder.2781 Hemen bu âyetin devamında toplum ve ailenin huzuru için iyi ilişkilerde bulunulması gerekli olanlar sayılır. Allah’a kulluktan sonra ana-babaya iyi davranılması emredilir.2782 Bu âyetin zımnen ifade ettiği insan ilişkilerinin olumsuzluğu konusunda genel tavrın ne olması gerektiğini, genel anlaşmazlıklar konusunda yine aynı sûrenin 59. âyeti açıklık getirir. Bu âyet, iki müslüman arasındaki anlaşmazlıkların halli için Kur’an ve sünnetin hakemliğine müracaat, imanın şartı olarak ifade edilir.
Kur’ân-ı Kerim’de “anne-babaya iyi davranmak”, hem de dört âyette “sadece Allah’a ibâdet etme”, ya da “O’na şirk koşmama”nın emredilmesiyle birlikte zikredilmektedir:
“Allah’a ibâdet edin ve O’na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara... iyi davranın....”2783; “De ki: ‘Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin...”2784; “Rabbin, sadece kendisine kulluk/ibâdet etmenizi, ana-babanıza da ihsân etmenizi/iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti...”2785; “Vaktiyle Biz, İsrâiloğullarından; ‘yalnız2779]
11/Hûd, 44, 45
2780] 4/Nisâ, 34
2781] 4/Nisâ, 35
2782] 4/Nisâ, 36
2783] 4/Nisâ, 36
2784] 6/En’âm, 151
2785] 17/İsrâ, 23-24
ANA-BABAYA İHSAN
- 751 -
ca Allah’a kulluk/ibâdet edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara ihsân/iyilik edeceksiniz’ diye mîsak/söz almıştık....” 2786
Bu anlatım özelliği, ana babaya ihsanın, Kur’an tarafından ahlâkî bir görev olmaktan çıkarılıp imanî/tevhidî bir vecîbe gibi algılandığını düşündürür. Zaten tevhid peygamberi Hz. İbrâhim’in babasıyla ilişkileri de detaylarıyla vurgulanır. Aslında tevhidin hayata, aileye, davranışlara ve tabii ki ahlâka yansımaması düşünülemez. Dolayısıyla “tevhid ahlâkı”, “lâ ilâhe illâllah ahlâkı” diye adlandırabiliriz; Kur’an’ın emrettiği, Rasûlün uyguladığı ve tavsiye ettiği ahlâkı. Ve ahlâkı imandan ayıramayız. İnanç, amel, muâmelât, siyaset, ahlâk arasında bazılarının zannettiği gibi kesin ayrımlar yoktur; kolay anlaşılsın diye ayrı başlıklar altında incelenebilir; yoksa hepsi bir bütündür. O bütüne İslâm demekteyiz.
Ahlâkı tevhidden bağımsız ve olmazsa olabilir zannettiği için kimi radikal gençler, çevrelerinde örnek gösterilememekte, hatta bazen en yakın çevrelerinde, ailelerinde bile itici bulunabilmekteler. Hâlbuki İslâm’ı yaşamaya ve hele tebliğe çabalayan bir gencin, toplum içinde ahlâkî zaaflarla değerlendirilmesinin vebali, diğer insanların vebalinden daha büyüktür. Onlar, davranışlarıyla güzel örnek oluşturamamaları ve göze batan ciddî ahlâkî zaaflarından dolayı; temsil ettikleri tevhid dâvâsına ve savundukları Kur’anî hakikatlere -iyi niyetle ve farkında olmadan da olsa- düşman kazanmanın suçuyla yargılanabilecekleri endişesi taşımalıdır. Tevhid ahlâkı bunu gerektirir. İşte bu endişeyi taşıyan bir muvahhid genç, tüm insanlarla, tabii önce ailesi ve yakınlarıyla hastalıklı bir ilişki veya ilişkisizlik içinde olamayacak; “en yüce ahlâk üzere olan”2787 Rasûlullah’ı örnek alacak, çevresine ihsan ve ıslahı çiçek çiçek yayacak, toplumun diğer fertlerince örnek gösterilecektir.
Ana Babaların Çocuklar Üzerindeki Hakları
(Evlâtların Ebeveynlerine Karşı Görevleri)
İslâm ahlâkçıları, her insanın ve müslümanın sahip olduğu haklara ilâve olarak, çocukların ana babalarına karşı yerine getirmeleri gereken daha başka özel görevler de sıralamışlardır. Bunların başlıcaları, ebeveynin maddî ve mânevî ihtiyaçlarını karşılamaya, huzurlu bir hayat yaşamalarını sağlamaya çalışmak, istemeden vermek, kendilerinden aşırı fedâkârlıklar beklememek, haklarında şikâyetçi olmamak, kusurlarını saklamak ve iyiliklerinden söz ederek itibarlarını korumak, dinî bakımdan ciddî olmayan kusurlarını görmezlikten gelmek, uyarılmaları dinî bir zarûret olan konularda bile ikazları incitmeden yapmak, hayatta iken ve öldükten sonra haklarında duâcı olmak, haram olmayan konularda isteklerini yerine getirmek, hayır ve ibâdetlerine yardımcı olmak gibi dinin ve örfün belirlediği ahlâk kurallarıdır. Bu konuda hadislerde yer alan bir önemli husus da ebeveynin ölümlerinden sonra hâtıralarını yaşatmak üzere onların dostlarıyla ilişkiyi devam ettirme gereğidir ki, bu da evlâda düşen bir vefâ ve kadir bilirlik borcudur. 2788
İtaat: Evlâtların ana babalarına karşı en önemli görevleri onlara itaat etmek, yapılması haram olmayan isteklerini yerine getirmektir. Kur’an, ana babaya
2786] 2/Bakara, 83
2787] 68/Kalem, 4
2788] T. D. Vakfı İslâm Ans. 3/104
- 752 -
KUR’AN KAVRAMLARI
ihsan/iyilik yapmayı emreder ve şirki emrettiklerinde onlara itaat edilmemesi gerektiğini belirtir.2789 Şirkin ve Allah’a isyanın dışındaki hususlarda onlara itaat edilmesi gerektiğini dolaylı yoldan Kur’an emretmiş olur. Hadis-i şeriflerde bu konu, daha belirgindir. “Allah size annelerinize itaatsizliği... haram kıldı.”2790 Âyet ve hadislerden anlaşılacağı gibi, ana babaların meşrû istek ve arzularını yerine getirmek, onlara karşı çıkmamak dinin önemli emirlerindendir. Allah’a şirk koşmayı, Allah’ın emrettiği/farz kıldığı bir şeyi yapmamasını, haram kıldığı şeyleri yapmasını emrederse, onların bu istekleri yerine getirilmez. Kesin haram olmayan, şüpheli konularda ise, çoğu âlime göre ana babaya itaat tavsiye edilir. İmam Gazâli şöyle der: Haram veya helâl oluşu kesin olmayan şüpheli işlerde ana babaya itaat lâzımdır; haramlığı kesin olan işlerde ise onlara itaat icab etmez. Âlimlerin çoğu bu görüştedir. Çünkü şüpheden kaçınmak takvâdır, ana babaya itaat ise kesin bir emirdir. 2791
Şöyle bir soru hatıra gelebilir: Ana ve babadan her ikisinin hakkını gözetmek mümkün olmazsa, yani birini gözetirken diğeri bundan rahatsız olursa, ne yapmak gerekir? Buna şöyle cevap verilir: Hürmet ve tâzim icab eden işte babanın hakkı tercih edilir. Hizmet ve nafakaya dair işlerde ise anne tercih edilir. Meselâ, anne ve baba ikisi beraberce çocuklarının yanına gelseler, çocuk baba için ayağa kalkar. Evlâdından bir şey istediklerinde önce annesine verir. Evlatta, ana babadan yalnız birine yetecek kadar bir nafaka bulunmuş olsa; anne, babaya tercih edilir. Çünkü anne, çocuk için daha çok zahmet çekmiştir, ona karşı şefkati daha fazladır, onu karnında taşımış ve emzirmiştir, fedâkârlığı daha fazladır. Hadis-i şeriflerden rahatlıkla anlaşılacağı gibi annenin hakkı üç, babanın hakkı bir’dir.
Ana Babaya İyi Davranmak: Allah Kur’an’da ana babaya iyilik yapmayı defaatla emretmiş, kaba ve saygısızca davranışı yasaklamıştır. Ana baba çocuklarına yeteri kadar iyilik yapmamış olsalar, hatta bazı zararları dokunmuş olsa da, çocuklar, onlara yine de iyi davranmak zorundadır. Çünkü insanlar yaşlandıkça çocuklaşır. Çocukluğumuzdaki yanlış ve zararlı davranışlarımızı güler yüzle karşılayanlar bize muhtaç duruma gelince onlara, bize yaptıkları gibi iyi davranmamız, aynı zamanda bir şükran borcudur.
Maddî İhtiyaçlarını Gidermek: Yaşlanıp kendi ihtiyaçlarını temin edemez hale gelince, ana ve babaların bütün ihtiyaçlarını temin etmek çocukların görevidir. Bu vazife, sadece ahlâkî değil; aynı zamanda hukuken de yükümlülüktür. Bu görevini yerine getirmeyen kimse, İslâmî yönetim tarafından buna zorlanır. Allah bu görevi evlâtlara yüklemektedir: “Sana neyi (Allah yolunda) infak edeceklerini/harcayacaklarını soruyorlar. De ki: ‘Hayırdan harcadığınız şey, ebeveyn, akrabalar/yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular içindir. Hayır/iyilik olarak ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir.”2792 Ashâb-ı Kiram’dan Ebû’d-Derdâ, Hz. Peygamber’in kendisine dokuz önemli şey tavsiye ettiğini, bunlardan birinin de; ana-baba başta olmak üzere aile fertlerinin ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu belirtir.2793 Yine, Peygamberimiz (s.a.s.) cihada katılmak isteyen bazı sahâbeyi, ihtiyaçlarından dolayı, ana
2789] 29/Ankebût, 8
2790] Buhârî, Edeb 4
2791] Edebu’l Müfred, Ahlâk Hadisleri, c. 1, s. 20
2792] 2/Bakara, 215
2793] Bk. Buhâri, Edebu’l Müfred Terc. 1/25-26
ANA-BABAYA İHSAN
- 753 -
babasının yanına göndermiştir.
Saygısızlık Etmemek: İslâm ümmetinin prensibi, büyüklere saygı, küçüklere sevgidir. Saygıya en lâyık olanlar, saygıda kusur etmeyi aklımızdan geçirmememiz gerekenler de ana ve babalarımızdır. Peygamberimiz, ashâbına büyük günahları sırasıyla şöyle sayıyordu: “Allah’a ortak koşmak, ana babaya karşı gelmek, haksız yere adam öldürmek ve yalan söylemek.” 2794
Rızâlarını Almak: İnsanın dünyadaki en büyük görevi, şüphesiz ki Allah’ın rızâsını kazanmaktır. Bundan hemen sonra, rızâsını almamız gerekenler ise, ana babalarımızdır. Çünkü Kur’an’da Allah, kendisine ibâdetten hemen sonra ebeveyne iyiliği emretmiştir.2795 Peygamberimiz (s.a.s.) de: “Allah’ın rızâsı, babanın rızâsında, gadabı da babanın gadabındadır.”2796 buyurmuştur. İyilik yapılmada hakkı babadan önce gelen annenin durumu da, tabii ki böyledir. O yüzden Peygamberimiz, çok öfkeli bir şekilde ve üç defa tekrar ederek “Yazıklar olsun o kimseye!” dediğinde, ashâb-ı kirâm; ‘kimdir o ey Allah’ın rasûlü?’ diye sorunca; “Ana babası veya bunlardan birisi yanında ihtiyarladığı halde, cennete giremeyip cehennemi boylayan kimse.” der. 2797
Kötü Söz Söylememek: Onları incitecek her tür kötü söz ve davranıştan kaçınmak gerekir. Bu kötü davranışların ebeveyne doğrudan yapılması haram olduğu gibi, onlara kötü söz söylenmesine sebep olmak da haramdır. Kur’an’ın “onlara öf bile demeyin”2798 diye her çeşit kaba ve kötü sözün sembolü olarak bunu yasaklaması yanında, peygamberimizin şu hadis-i şerifi de çok dikkat çekicidir: “Bir kimsenin ana babasına sövmesi büyük günahlardandır.” Ashâb-ı kirâm: ‘Bir kimse ebeveynine nasıl sövebilir?’ diye hayretle sorunca, Efendimiz (s.a.s.): “Biri başkasına kötü söz söyler, o da tutar bunun ebeveynine söver” diye cevapladı. 2799
Öldüklerinde Hayırla Anmak, Duâ Etmek: Ana babanın ölmesiyle evlâdın onlara karşı sorumlulukları bitmez. Onların temiz hâtıralarını devam ettirmek, hayırlı evlât olarak onların öldükten sonra da amel defterlerine sevaplar yazdırmak gerekir. İnsanları insan yapan, bir bakıma, nesilden nesile miras olarak ulaşan bu güzel duygular ve hâtıralardır. Peygamberimiz şöyle buyurur: “Sevgi, verâset yoluyla kazanılır.”2800 Mü’min ana babayı hayırla anmak, bağışlanmaları için duâ etmek, Allah’ın Kur’an’da bize öğrettiği duâlardandır: “Ey Rabbimiz! İnsanların hesaba çekileceği kıyâmet gününde beni, annemi, babamı ve bütün mü’minleri bağışla.” 2801
Ashabdan biri, ‘Ölümlerinden sonra da ebeveynim için yapmam gereken bir iyilik var mı?’ diye Rasûlullah’tan sorunca, Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Evet, dört haslet vardır: Onlara hayır duâda bulunmak; Allah’tan bağışlanmalarını dilemek; Varsa vasiyetlerini yerine getirmek; Dostlarıyla ilişkiyi devam ettirip ikramda bulunmak; Akrabalarıyla ilişkiyi devam ettirmek ki, senin bütün akrabaların ancak onlar
2794] Buhârî, Edeb 6
2795] 17/İsrâ, 23; 4/Nisâ, 36; 6/En’âm, 151
2796] Tirmizî, Birr 3; Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/4
2797] Müslim, Birr 9
2798] 17/İsrâ, 3
2799] Buhârî, Edeb 4
2800] Buhâri, Edebu’l Müfred, 22
2801] 14/İbrâhim, 41
- 754 -
KUR’AN KAVRAMLARI
vasıtasıyla var olmuştur.”2802 Ölümlerinden sonra yapılacak duânın ebeveyne faydasını Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle dile getirir: “İnsan ölünce amel defteri kapanır. Ancak, şu üç şeyle sevabı devam eder: Sadaka-i câriye, insanların faydalanacağı bir ilim ve arkasından hayır duâ eden bir evlât.” 2803
Anne babaya karşı iyi, güzel olan her davranışı yapmaya gayret etmek; kötü, çirkin her hareket ve sözden sakınmak onlara karşı evlâdın görevlerindendir. Hayatta ve öldükten sonra ebeveynlerine karşı görevlerini yerine getiren, onları memnun edip hayır duâlarını alan kimse, dünya ve âhiretin en büyük mutluluklarından birini kazanmış olur. Çünkü Peygamberimiz, bu kimselerin bereketli ve uzun bir ömre sahip olacaklarını, ebeveynin kendileri için yapacakları duâların Allah tarafından mutlaka kabul edileceğini ve cenneti kazanacaklarını müjdelemektedir.
“Evlât, hiçbir iyilikle babanın hakkını ödeyemez. Ancak onu köle olmuş bir vaziyette bulur da satın alarak hürriyetine kavuşturursa hakkını ödeyebilir.”2804 Üzerimizde bu kadar çok emek ve hakları olan anne ve babalarımızı sevmek ve onların sevgisini ve duâsını kazanmak en önemli ahlâkî görevlerimizdendir. Bu vazife, hayatta iken onlara karşı hürmet, şefkat ve merhamet göstermekle kendilerini hoşnut etmeye çalışmakla yerine getirilir. Anne babayı gerçekten sevmenin, “onları seviyorum” demekten ibaret olmadığını, sevginin bir bedeli olduğunu, onlara karşı maddî-mânevî her türlü görevin yerine getirilerek bu sevginin ispat edileceğini unutmamamız gerekir. Anne ve babaya her türlü ikram ve ihsanda bulunmak, onların ihtiyacı olduğu takdirde ihtiyaçlarını gidermek, onlara kırıcı sözler söylemeyip daima tatlı dilli olmak, en güzel tavır ve davranışlarla karşılık verip onları üzmemek dinimizin tavsiyelerindendir. Yaşlandıklarında her türlü hizmetlerine koşmak, ihtiyaçları varsa onları yedirip giydirmek, hastalık anlarında tedavi ve bakımlarını yaptırmak, her müslüman evlâdın görevidir. 2805
Evlât/yavru sevgisi, bütün hayvanlarda da görülen bir içgüdüdür, Allah’ın onların yaratılışlarına yerleştirdiği bir sünneti, kanunudur. İnsanda da evlât sevgisi, yaratılıştan gelen fıtrî bir sevgidir.2806 Hz. Âdem ve Havvâ’dan itibaren tüm anne babalardaki bu fıtrî meyilden dolayı, çocuklarının bakım ve geçimini hemen her ana baba yerine getirir. O yüzden “evlatlarınızı sevin, onlara merhametle muâmele edin” gibi emir Kur’an’da yer almaz, zaten fıtratta olduğundan sevmemesi, ilgisiz kalması pek düşünülemez. Hz. Âdem’le Havva’nın ana babası olmadığından olsa gerek, insanın ana babasına sevgi ve saygısı fıtratın mecbur ettiği hususlardan değildir. Fıtrattaki güzelliklere ters düşmediği ve vicdanın, mantığın, kadir bilmenin, teşekkür etme ihtiyacının gereği olan sevgi ve saygıyı, ihsanı, aynı zamanda tüm kutsal kitaplar gibi Kur’an da ısrarla emretmiştir.
Ana babaya ihsan, dünyada huzur ve güzelliklerin kaynağı, âhirette cennetin sebebi olacaktır. Aksi ise, huzursuzluk ve azab...
2802] Buhârî, Edebu’l Müfred, 19
2803] Buhârî, Edebu’l Müfred, 19
2804] Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/14
2805] Şâmil İslâm Ansiklopedisi, c. 1, s. 139 vd.
2806] 3/Âl-i İmrân, 14
ANA-BABAYA İHSAN
- 755 -
Ana-Babaya İhsan Konusunda Âyet-i Kerimeler
A- İhsân Kelimesinin Kökü Olan Husn Kelimesinin Geçtiği Âyet-i Kerimeler (Toplam 187 Yerde): 2/Bakara, 58, 83, 83, 112, 138, 178, 195, 195, 201, 201, 229, 236, 245; 3/Âl-i İmrân, 14, 37, 37, 120, 134, 148, 148, 172, 195; 4/Nisâ, 36, 40, 59, 62, 69, 78, 79, 85, 86, 95, 125, 125, 128; 5/Mâide, 12, 13, 50, 85, 93, 93; 6/En’âm, 84, 151, 152, 154, 160; 7/A’râf, 56, 95, 145, 168, 131, 137, 156, 161, 180; 8/Enfâl, 17; 9/Tevbe, 50, 52, 91, 100, 107, 120, 121; 10/Yûnus, 26, 26; 11/Hûd, 3, 7, 88, 114, 115; 12/Yûsuf, 3, 22, 23, 36, 56, 78, 90, 100; 13/Ra’d, 6, 18, 22, 29; 16/Nahl, 30, 30, 41, 62, 67, 75, 90, 96, 97, 122, 125, 125, 128; 17/İsrâ, 7, 7, 23, 34, 35, 53, 110; 18/Kehf, 2, 7, 30, 31, 86, 88, 104; 19/Meryem, 73, 74; 20/Tâhâ, 8, 86; 21/Enbiyâ, 101; 22/Hacc, 37, 58; 23/Mü’minûn, 14, 96; 24/Nûr, 38; 25/Furkan, 24, 33, 70, 76; 27/Neml, 11, 46, 89, ; 28/Kasas, 14, 54, 61, 77, 77, 84; 29/Ankebût, 7, 8, 46, 69; 31/Lokman, 3, 22; 32/Secde, 7; 33/Ahzâb, 21, 29, 52; 35/Fâtır, 8; 37/Sâffât, 80, 113, 105, 110, 121, 125, 131; 38/Sâd, 25, 40, 49; 39/Zümer, 10, 10, 18, 23, 34, 35, 55, 58; 40/Mü’min, 64; 41/Fussılet, 33, 34, 34, 50; 42/Şûrâ, 23, 23; 46/Ahkaf, 12, 15, 16; 48/Fetih, 16; 51/Zâriyât, 16; 53/Necm, 31, 31; 55/Rahmân, 60, 60, 76; 57/Hadîd, 10, 11, 18; 59/Haşr, 24; 60/Mümtehine, 4, 6; 64/Teğâbün, 3, 17; 65/Talâk, 11; 67/Mülk, 2; 73/Müzzemmil, 20; 77/Mürselât, 44; 92/Leyl, 6, 9; 95/Tîn, 4.
B- İhsân Kelimesinin Geçtiği Âyet-i Kerimeler (Toplam 12 Yerde): 2/Bakara, 83, 178, 229; 4/Nisâ, 36, 62; 6/En’âm, 151; 9/Tevbe, 100; 16/Nahl, 90; 17/İsr3a, 23; 46/Ahkaf, 15; 55/Rahmân, 60, 60.
C- İhsan Sahibi Anlamındaki Muhsin ve Çoğulu Muhsinûn/Muhsinîn (ve Muhsinât) Kelimelerinin Geçtiği Âyet-i Kerimeler (Toplam 39 Yerde): 2/Bakara, 58, 112, 195, 236; 3/Âl-i İmrân, 134, 148; 4/Nisâ, 125; 5/Mâide, 13, 85, 93; 6/En’âm, 84; 7/A’râf, 56, 161; 9/Tevbe, 91, 120; 11/Hûd, 115; 12/Yûsuf, 22, 36, 56, 78, 90; 16/Nahl, 128; 22/Hacc, 37; 28/Kasas, 14; 29/Ankebût, 69; 31/Lokman, 3, 22; 33/Ahzâb, 29; 37/Sâffât, 80, 105, 110, 113, 121, 131; 39/Zümer, 34, 58; 46/Ahkaf, 12; 51/Zâriyât, 16; 77/Mürselât, 44.
D- Ana-Babaya İhsân ve Onlara Karşı Davranış Konusundaki Âyetler
a- Ana Babaya İyilik Etmek: 2/Bakara, 83; 4/Nisâ, 36; 6/En’âm, 151; 17/İsrâ, 23-24; 29/Ankebût, 8; 46/Ahkaf, 15.
b- Ana Babaya Vermek: 2/Bakara, 215.
c- Ana Babaya Karşı İyi Niyetli Olmak: 17/İsrâ, 25.
d- Ana Babaya Kötü Söz Söylemekten Sakınmak: 17/İsrâ, 23.
e- Ana Babaya Güzel Söz Söylemek: 17/İsrâ, 23.
f- Ana Hakkı: 31/Lokman, 14; 46/Ahkaf, 15.
g- Ana Babaya İtaat: 31/Lokman, 14.
h- Ana Babanın İman Dâvetine katılmayanlar: 46/Ahkaf, 17-18.
i- Allah’a Şirk Koşma Konusunda Ana Babaya İtaat Yoktur: 29/Ankebût, 8; 31/Lokman, 15.
j- Ana Babayı ve Akrabayı Allah’tan ve Cihaddan Üstün Tutmanın Kötülüğü: 9/Tevbe, 24.
k- Kâfir Ana Babanın Dostluğu: 9/Tevbe, 31/Lokman, 15.
l- Ana Baba İçin Duâ: 14/İbrâhim, 41.
E- Akrabaya İhsan Konusunda Âyetler
a- Akrabaya İyilik Etmek: 2/Bakara, 83; 4/Nisâ, 36.
b- Akrabaya Vermek: 2/Bakara, 177, 215; 16/Nahl, 90; 17/İsrâ, 26; 24/Nûr, 22; 30/Rûm, 38.
c- Akrabalık Bağlarını Korumak: 4/Nisâ, 1; 13/Ra’d, 21, 25.
d- Münâfıklar, Akrabalık Bağlarını Keserler: 47/Muhammed, 22.
e- Kâfir Akrabanın Dostluğu: 9/Tevbe, 23; 11/Hûd, 45-47.
F- Sıla-i Rahim (Akrabayı Ziyaret)
- 756 -
KUR’AN KAVRAMLARI
a- Akrabayı Ziyaret Etmek: 30/Rûm, 38.
b- Sıla-i Rahmi Kesmekten Sakınmak: 47/Muhammed, 22.
c- Akrabalık Bağlarını Korumak: 4/Nisâ, 1; 13/Ra’d, 21, 25; 47/Muhammed, 22.
Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar
1. Hadislerle Kur’ân-ı KerimTefsiri, İbn Kesir, Çağrı Y. c. 2, s. 404-406
2. El-Câmaiu li-Ahkâmi’l Kur’an, İmam Kurtubî, Burûc Y. c. 2, s. 195-200
3. El-Mîzan Fî Tefsîri’l Kur’an, Muhammed Hüseyin Tabatabâî, Kevser Y. s. 1, s. 307-309
4. Hulâsatü’l-Beyan Fî Tefsîri’l-Kur’an, Mehmed Vehbi, Üçdal Neşriyat, c. 1, s. 164-165
5. Kur’ân-ı KerimŞifa Tefsiri, Mahmut Toptaş, Cantaş Y. c. 1, s . 174-177
6. Mefatihu’l-Gayb (Tefsir-i Kebir), Fahreddin Razi, Akçağ Y. c. 3, s. 179-185
7. Min Vahyi’l Kur’an, Muhammed Hüseyin Fadlullah, Akademi Y. c. 2, s. 103-104
8. Şâmil İslâm Ansiklopedisi, Şâmil Y. c. 1, s. 139-141, 91-92; c. 4, s. 217-218; c. 6, s. 402-403
9. İslâm Ansiklopedisi, T. Diyanet Vakfı Y. c. 3, s. 101-105
10. Kur’an Ansiklopedisi, Süleyman Ateş, KUBA Y. c. 2, s. 90-104
11. Edebu’l Müfred, Ahlâk Hadisleri, Buhâri, Sönmez Y. c. 1, s. 1-160
12. Kur’an’da İhsan ve Muhsin Kavramları, Metin Ocak, İnkılâb Y. s. 65-73
13. Ana Baba Hakları, M. Zahid Kotku, Seha Neşriyat
14. Ana Baba Hakları, M. Cemal Öğüt, Salah Bilici Kitabevi
15. Ana Baba Hakları, Yusuf Tavaslı, Tavaslı Y.
16. Ana Baba Haklarının Fazileti, Yusuf Tavaslı, Tavaslı Y.
17. Ana Baba ve Komşu Hakları, Naim Erdoğan, Alioğlu Y.
18. Anne-Baba Biz Suçluyuz, Ali Şeriati, Seçkin Y.
19. Ana Baba ve Çocuk, Haluk Yavuzer, Remzi Kitabevi
20. Çocuk ve Anne Baba İlişkileri, Aydın Demirsar, Redhouse Y.
21. Kütüb-i Sitte Muht. Terc. ve Şerhi, İbrahim Canan, Akçağ Y. 2/478-549, 16/339, 17/470, 509.

 
Okunma 1247 kez
Bu kategorideki diğerleri: « ALLAH (C. C.) ATALAR YOLU »